Türkiye Voleybol Federasyonu, tek ve örnek
Türkiye Voleybol Federasyonu Uluslararası İlişkiler ve Organizasyonlar Direktörü Nilüfer Başak Shimonsky, kadınların yönettiği dünyanın, sınırların kalktığı ve herkesin birlik içinde yaşadığı bir cennet olacağına inandığını söyledi.
Nilüfer Başak Shimonsky filolog, tercüman ve halkla ilişkiler uzmanı. 10 Mart 1971 Ankara doğumlu. Ankara Özel Tevfik Fikret Okullarından mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Üniversitedeyken bursla İtalya'da dil eğitimi aldı. Daha sonra ABD Maryland'e taşındı. Burada City College Of Chicago'da sanat tarihi, ardından LSPR'da (London School Of Public Relation) Halkla İlişkiler okudu.
2006 Kasım ayında Türkiye Voleybol Federasyonu’nda çalışmaya başladı. Ofis görevlerinin yanı sıra 12 sene Kadın Milli takımların menajerliğini yürüttü. Halen Voleybol/Plaj Voleybolu ve Kar Voleybolu branşlarını kapsayacak şekilde Uluslararası İlişkiler ve Organizasyonlar Direktörü olarak görevini yürütüyor.
Dünya Voleybol Federasyonu Spor Organizasyonları Konsey üyesi ve Avrupa Voleybol Konfederasyonu Şampiyonlar Ligi, Milli Takımlar Süpervizörü olarak Avrupa ve Dünya Kulüp ve Milli takımların organizasyonlarında teknik delege olarak görev almaktadır.
Kaç yıldır TVF’desiniz?
Türkiye Voleybol Federasyonu’nda 17 senedir çalışmaktayım. İlk görevim uluslararası ilişkiler yetkilisiydi. 2012 yılında kurulan Uluslararası İlişkiler ve Organizasyonlar Departmanı Direktörü olarak çalışmaya devam ediyorum.
2006 yılından itibaren Avrupa ve Dünya Milli takım faaliyetlerinde ve Avrupa Kupaları'nda teknik delege olarak görev almaktayım. FIVB (Dünya Voleybol Federasyonu) Spor Organizasyonları Konsey üyesi ve Balkan Voleybol Birliği'nin Genel sekreteriyim.
Yurt dışında siz ve Türkiye Voleybol Federasyonu nasıl görünüyor?
Her şeyden önce bir kadın olarak uluslararası camiada Türkiye'yi temsil etmek onur verici. Avrupa Voleybol Konfederasyonu’na bağlı 56, Dünya Voleybol Federasyonu'na bağlı 220 üye ülke federasyonları arasında en çok kadın personel çalıştıran tek ve örnek bir federasyonun üyesi olmaktan memnu ve gururluyum. Federasyon Başkanımız Sayın Akif Üstündağ, yurt dışı toplantılarımızda veya ikili görüşmelerde kadın personelin ağırlıklı çalışmasından dolayı memnuniyetini dile getirmekte ve gurur duyduğunu iletmektedir. Dünyadan federasyonumuza bu konuda gıpta ile baktıklarını yetkililer sıklıkla dile getiriyor. Kadınlar iş yaşamının her aşamasında çok verimli ve çözüm odaklı oldukları bilinmektedir.
Türk kadınının bugün iş hayatındaki yeri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Gerek çalışan personeli gerek yönetim kurulu ve komisyonlarındaki üyeleri kadın olan bir federasyonda çalışmanın bir ayrıcalık, şans olduğunu düşünüyorum. Kadınlarımız, iş hayatında üzerlerine düşen görevleri layıkıyla yaparken aynı zamanda evlâtlarını bugünkü hayat koşulları için yararlı bir insan olarak yetiştirmek, pek çok yüksek özelliği şahıslarında taşımalarına sağlamada en önemli etkendir. Bu sebeple kadınlarımız daha aydın, daha çalışkan, daha bilgili ve daha şefkatli olmağa mecburdur. Türk kadını tarih boyunca gerek savaş ortamında gerek iş hayatında gerekse anne olarak evde üzerine düşen görevleri en iyi şekilde yapmaktadır. Türk kadını çalışkandır ve Türk erkeğiyle omuz omuza her tür iş sahasında başarıyla çalışsa da bazı engellerle karşı karşıya gelen kadınlarımız bunun üstesinden gelmeyi başarmıştır. Her şey kadınla daha güzel olmuştur ve olacaktır.
Dünyayı bir günlüğüne kadınlar yönetseydi…
Dünya daha yeşil, daha verimli, şiddetten uzak, hayvan ve insan sevgisinin daha yaygın olduğu, barış içinde bir dünya olurdu. John Lennon'ın ‘Imagine’ şarkı geçtiği gibi sınırlar kalkmış, bir olmuş, cennet bir dünya olurdu.