Milletler liginde erkek voleybolcularımız tarihi tersten yazdılar. Hangi branşta olursa olsun bir spor ekibi 12 resmi maç yapıyorsa bir tanesini tesadüfen kazanabilir. Bize olan da buydu !

Voleybolde rakipten fazla servis hatası yaparsanız, rakipten az ace atarsanız, sık sık pozisyon hatası yapıp bedavadan sayıları rakibe verirseniz olacağı budur.

Bu maçların teknik olarak kaybedilmesinden çok mental durumun incelenmesinde fayda vardır. Zira kenardaki teknik ekip yok hükmündeydi ve hazırlık maçlarındaki kadar iş disiplini bile sahaya yansıtılamıyordu.

Oyuncular arka arkaya yenilgileri alırken şen şakrak eğlenceyi sürdürüyorlardı. En küçük bir kızgınlık, moral bozukluğu görülmüyordu. İnanmayanlar istedikleri maçın kaydını bu gözle bir defa daha seyredebilirler…  

Aldığımız küçük başarıları abartarak anlatmaya bayılırız, bu kadar büyük hezimetin ise eleştirel anlamda yanından hiç geçmeyiz. TRT yorumcuları bu ligi son sırada tamamlamamıza rağmen gerek maç esnasında gerekse maçtan sonra “canları sağolsun” kıvamında şişirme sözlerine devam ettiler.   

Aynen futbolda Euro 2024 başlangıcında da olduğu gibi…

Rakip Gürcistan vasat bir ekipti ve eskiden olduğu gibi turnuva 16 takımla oynansa burada olmaları mümkün değildi. Maçtan önce aramızdaki istatistik; tarihte yaptığımız 5 maçın 3’ünü galip, 1’ini berabere, 1’ini yenilgi (özel maç) ile bitirdiğimizi gösteriyordu. Neticede çok normal bir şekilde 4. galibiyeti de aldık. Yani büyütecek bir şey yoktu. Üstelik maçın son dakikasında oyun kalemizin önünde oynanırken ve skorun 2-2 olması an meselesi iken kalecilerinin de bizim sahamızda kalmasından faydalanarak, boş kaleye yuvarlanan top ile skor 3-1’e geldi. Yani neredeyse maç berabere bitiyordu…

Şimdi gerçek bu iken, olayı biraz serin kanlı şekilde ve çıkarılacak dersler açısından ele alırsınız değil mi ?

Olur mu, zaten koltuğu her türlü beceriksizliğe rağmen bırakmak istemeyen bir federasyon başkanı var. Sahte zafer yaratıp “gördünüz mü ?” demeyi bekliyor.  

O zaman hep beraber onun değirmenine su taşıyalım !

Sonra ?   

Portekiz hiç kendisini yormadan düşük tempolu oyunla, açık farklı skoru alıp işi bitirsin. Yediğimiz goller halı sahada bile rastlanacak türden değildi. Hele 2. golde pozisyon bitmişken, rakip oyuncular birbirlerine sitem ederlerken birden topun bizim kaleye girdiğini gördük. Rakibin bir zorlaması filan yoktu, biz bizeydik ve kendimiz pişirip kendimiz yedik. Alman Bild gazetesi bu gol için “turnuvanın en aptal golü” şeklinde manşet attı.

Üçüncü golde kırk yaşındaki Ronaldo uyuyan defansımızın yanından yürüyerek geçti ve arkadaşına yaptığı asistle maçı bitirdi. Kaleci Altay tam bir senedir lig maçına çıkmıyordu. Uğurcan varken maç alışkanlığı olmayan bir kalecinin bu kadar önemli bir maçta sahaya sürülemeyeceğini bilmek için hoca olmaya da gerek yoktu.

Sonuç olarak; biz bu kafayla arada sırada vasat takımlardan alacağımız galibiyetlerle şeref turu atarız ama Avrupa’da futbol denince ismi geçmeyen ülkelerden (Faroe Adaları, Ermenistan, Lüksemburg) aldığımız yenilgileri ve beraberlikleri unutturamayız.  

Elbette son 16’ya kalacağız. Zira 6 gruptan 4’ünün üçüncüleri de yola devam edecek. Kaldı ki Avrupa’da futbol konu edilince en fazla bu kadar takım var zaten…

Çeyrek final ve daha ötesi ise bu federasyon ve bu hocayla çok zor görünüyor. 

Eh grup sonuncusu olmadık diye de bayram yapacak değiliz !