Küme düşmenin kalkmasına ümit bağlayanlar
Önce bu yazıyı neden sezon sonuna bırakmayıp bu hafta yazdığıma açıklık getireyim. Konu ‘düşmenin kaldırılması’ olunca, her şey bittikten sonra yapılacak değerlendirmenin kıymeti olmayacaktı. Zira biz ligde kalmış olacaktık ve düşmenin kaldırılmasına da karşı duracaktık…
Dolayısıyla “Bekara karı boşamak kolay” durumuna düşecektik !
Oysa şu anda kimin düşeceği belli değildir ve ben fikrimi açıklıyorum.
İçimizdeki bazı pişkinlerin bir ümidi daha var; düşmenin kaldırılması…
Böyle bir uygulamada, zaten can çekişen Türk futbolunun hangi seviyelere ineceğini Federasyon yetkilileri düşünsün artık, o bizim işimiz değil !
Biz kendi açımızdan bakalım…
Eğer düşersek; düşürenler, mevcut yönetim, yancıları ve çekirdekçi taraftarlar olacaktır. Elbirliği ile bu sonu hazırlamış ve tarihe geçmiş olurlar.
Sezon sonunda Federasyon karar alsa ve düşmeyi kaldırsa, yukarda saydığım muhteremlere de af çıkacak mı ?
Örneğin, bu başarısız olmuş Başkan’ın göreve devam etmesini mi isteyeceğiz ?
Elbette ‘Her sene takım düşüren Başkan’ sıfatıyla uğurlayacağız…
Peki son maçta düşmekten kurtulsak, Erzurumspor maçından sonra yumruk şov yapan yönetimi (pişkin dememin bir sebebi de bu) alkışlayacak mıyız ?
Son iki sezon boyunca taraftara işkence çektirmişler, önemli bir maçı kazandıktan sonra da tek maçlık zafer kutlaması yapıyorlar. Henüz tehlike de geçmeden…
Gelelim düşmenin kaldırılmasına ümit bağlama acziyetine…
Yüz yıllık bu kulübün tarihinde, Futbol Federasyonu Başkanlığı yapmış 2 değeri vardır. Orhan Şeref Apak ve Hasan Polat’a görev süreleri boyunca kimse Gençlerbirliği’ne torpil yapılmasını söylemeye cesaret bile edememiştir.
Hasan ağabeyin ikinci dönem görevi esnasında (1970) yine Gençlerbirliği düşmek üzere iken bazı yöneticiler ziyaretine gidip, ima yollu “Bir imkan yaratılamaz mı?” şeklinde olta atmışlardı. Dikkat direkt bir talep yoktu.
Kısa keserek verdiği cevap; “Biz burada görevdeyiz, Ben Gençlerbirliği’ni severim, desteklerim ama haksızlık yapamam…
Mağlup olur, küme düşer, bir şey yapamam ama akşam eve gider ‘çocuğum öldü’ diye ağlarım.”
Seneler sonra bile bunu anlatırken kızgınlığı yüzüne yansırdı. Son yıllarını birlikte geçirdiğimiz için bilinmeyen taraflarına dair anlatacak çok hatıra var. Bu namus timsali insanın hep üst görevlerde bulunmasına rağmen, adaletli yönetim tarzı ile sahip olabildiği mütevazi yaşam standardı en çok altı çizilmesi gereken özelliğiydi…
Nereden nereye geldiğimizin iyi bilinmesi için belirtiyorum.
Sonuç olarak; küme düşme kaldırılsa da kaldırılmasa da bu yönetim başarısız olmuştur. 2022- 2023 sezonunun ilk yarısında tam bir kaos ortamı yaratılmış ve bunun karşılığında tarihi bir hezimet yaşanmıştır. Ligin ikinci yarısına ise tamamen yenilenmiş (22 transfer) bir kadro ile girilmesine rağmen, maalesef ikinci yarının başındaki tek haneli düşük puanı telafi etme imkanı olmamıştır. Yeni transferler içinde en fazla 3-4 futbolcunun istikrarlı performansından bahsedebilsek de bu kadronun görevini yaptığını teslim edebiliriz..
Taraftarlarımız da ellerinden geleni yapmışlardır. Hele Bursa’da verdikleri destek her türlü övgüyü hakediyor. Burada yöneticimiz İsmet Beltan’ın bütün yıl harcadığı emeği de boş geçemeyiz. Ona da teşekkür borçluyuz…
Ancak 2. lige düşmüş bir takımın yönetiminden, düşme kalksa da süper lig hedefi asla beklenemez, çünkü beceremeyeceklerini kanıtlamış bulundular.
İhtimalen son dakikadaki kurtuluşumuza da farklı anlam yükleyemeyiz. Neticede düşsek de ligde kalsak da değerlendirmemiz aynıdır.
Eğer üç sene üst üste aynı acıyı çekmek isteyenler varsa, bu yönetimi desteklemeye devam edebilirler !