Lige verilen ara yaramamış !
Önce Tuzlaspor kulübüne bizim taraftarımız için ayrılan tribün için teşekkür etmeliyiz. Eğer her maçta misafir takıma aynı yer veriliyorsa bütün takımların da bundan ders çıkartarak ev sahibine yakışan tavrı göstermeleri gerekir.
Özcan Bizati’nin Gençlerbirliği’ni iyi tanıması maç başlangıcında geçersiz kaldı. Zira 20 yeni transferle Gençlerbirliği forması içindekilerin tamamı değişmiş olduğundan, kendi takımımızı biz bile iyice tanıma fırsatı bulamadık.
Son zamanlarda ilk defa deplasman takımı gibi değildik sanki. Zira maç boyunca sadece bizim taraftarın sesi duyuldu.
İlk yarıda takımın önceki maçlardaki hareketliliği yoktu. Zevksiz bir orta saha mücadelesi seyrettik. Her iki takımın kalecileri de ilk yarıda fazla zorlanmadı.
Bizim adımıza 7. dakikada Mete Kaan Demir-Torje organizasyonunda tek tehlikeyi yarattık. 26. dakikada Mete Kaan’a yapılan açık faulü hakem vermedi. Oysa müsait yerden bir şans yakalayabilirdik.
Tuzlaspor adına da gelişen bir atakta, ceza sahası girişinde Alperen’in tam zamanında müdahalesi ile kalemiz bir tehlikeden kurtulmuş oldu.
Maçın 2. yarısına Tuzlaspor hareketli başladı. İşte bu Özcan hocanın başarısıydı. Zira ilk devre okuduğu Gençlerbirliği’ni 2. devre çözmüş oldu.
60. dakikada Mete Kaan’ın attığı şutu Tuzlaspor kalecisi Kurtuluş zorlanarak çıkarttı. Ancak pozisyonun hemen arkasından da takımın en iyisi Mete Kaan oyundan alındı. Herhalde hocanın bir bildiği olmalı !
77. dakikada Philip Gameli Awuku maçın tek golünü attı.
Bana maçın en formsuz unsuru Mustafa Dalcı gibi geldi…
Bundan sonrasına dair ümidimi koruyorum. Zira bu yeni kadro en az 5-6 takımı geride bırakabilecek güçtedir. Yeter ki hoca frene fazla basmasın…
Affınıza sığınarak maçın dışında da bir notum olacak…
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan genç bir kardeşimiz, “Ercüment abi yazıları herhalde maçtan önce yazıyor” demiş. Nerden anladığı sorulunca da; “yazı maçtan sonraki ilk saat içinde yayımlanıyor” demiş.
Bu duruma açıklık getirmek şart oldu. Eğer şimdiye kadar iyi bir gözlemci olsaydı, bu işi meslek edinmiş bütün kişilerin maç yazılarını 90 dakika bitiminden 10 dakika sonra bağlı oldukları kuruluşlara gönderdiklerini bilirdi.
Maç yazısı maçtan sonra değil maç oynanırken yazılır. Örneğin ilk yarı bittiğinde devre arasında ilk bölüme ait notlar yazılır. Maç sonuna doğru da maçın kalan kısmı ilave edilerek yazı sonlandırılır. Yine de içinde şüphe kalanın, maç içindeki ayrıntıların maçtan önce bilinemeyeceğini ve yazılamayacağını idrak etmesi gerekir. Yeter ki IQ seviyesi eksik kalmasın !
Bu günkü yazı da maç bitimini takiben ilk 30 dakika içinde yayındadır…