Modern Olimpiyatlar, Antik Oyunların Devamı mıydı?
Olimpiyat oyunları, Antik Yunan’dan günümüze kadar, belli dönemlerde kesintiye uğrasa da devamlılığını sürdürebilmiş, dünyanın en önemli ve uzun soluklu spor organizasyonu olarak bilinmektedir. Olimpiyatlar, ilk düzenlendikleri tarihten itibaren toplumsal, siyasal, ekonomik etkileri ile insanlığın barış içinde düzenleyebildiği ve yapıldığı bölgeye ayrıcalık kazandıran en önemli kültürel olgulardan biri olmuştur.
Olimpiyat Oyunları Olimpia
Şu anki bilgilerimiz ve ulaşılabilen kaynaklara göre M.Ö. 776’da başladığı kabul edilen Olimpiyat oyunları, M.S. 393 yılında Roma İmparatoru I. Theodosius tarafından alınan kapatma kararıyla 1503 yıl tarih sahnesinden silindi. Fransız Baron Pierre de Coubertin’in çabalarıyla 1896’da tekrar yapılmaya başlanan ve sporun temel branşlarını bir araya getiren modern olimpiyatlar, spor dünyasının en önemli organizasyonu olarak yerini aldı.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi kurucusu ve başkanı Fransız eğitimci ve tarihçi(1863-1937).
Tam bu noktada tarihi biraz geriye sararak Coubertin’i olimpiyatları tekrar başlatma düşüncesine götüren gelişmelerden kısaca bahsedelim. Avrupalı aydınlar, Rönesans ile birlikte insanı anlama çabasıyla Antik Yunan kaynaklarına başvurduklarında, olimpiyatların bu kültürde önemli bir yeri olduğunu da keşfettiler. Ardından Antik Yunan ve olimpiyat oyunlarının sosyal ve kültürel işlevleri üzerine çok sayıda eser yayınlandı. Bu eserler Avrupa’da olimpiyatlara büyük ilgi yaratarak, oyunların tekrar hayata geçirilmesi noktasında bir alt yapı oluşturdu. Hatta bazı Avrupa ülkelerinde yerel olimpiyat oyunları düzenleme denemeleri yapıldı. Antik Yunan kaynaklarında olimpiyatların yapıldığı bölgenin tüm ayrıntılarıyla anlatılması, Olimpia bölgesinde arkeolojik kazı yapma düşüncesini de beraberinde getirdi. Osmanlı Devleti sınırları içinde bulanan bölgede, 19. yüzyılın son çeyreğinde Alman arkeolog Ernst Curtius yönetiminde yapılan kazılarda, Olimpia tekrar gün yüzüne çıkarıldı. Kazı raporları Avrupa’da büyük yankı uyandırdı.
Bu çalışmalardan da etkilenen pedagog, tarihçi ve sporcu Baron Pierre de Coubertin oyunların yeniden başlatılması fikrini geliştirmeye başladı. Coubertin Fransa’nın Almanlara yenilmesinde de, ülkesinin gençlerinin fiziksel olarak yetersiz olmasının büyük etkisi olduğuna kanaat getirdi. Almanlar Olimpia’yı gün yüzüne çıkardı, Fransızlar neden onu canlandırmasınlar düşüncesiyle, ilk modern olimpiyatlardan iki yıl önce 1894 yılında Paris Sorbonne'da bir kongre düzenledi. Oyunların tekrar başlatılmasındaki en önemli ayak olan Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin(IOC) kurulmasına öncülük etti. Coubertin ilk toplantıdan itibaren, oyunların tekrar başlatılmasının, antik çağların tekrar canlandırılması ile ilgisi olmadığını “vücut ve ruh arasındaki denge” için modern bir arayış olduğunu vurguladı.
Tüm bu gelişmelerin ardından modern olimpiyatların ilki, antik oyunlara da ev sahipliği yapan Yunanistan’a verildi. Oyunlar başarıya ulaşınca, Yunanlılar olimpiyatların kendi kültürlerine ait olduğunu vurgulayarak, sonraki tüm oyunların Atina’da düzenlenmesini talep ettiler. Ancak, oyunların küresel bir boyut kazanması için farklı ülke ve şehirlerde yapılması gerekiyordu. Bir sonraki oyunlar Paris’te olacağı için başkanlık o güne kadar IOC genel sekreteri olan Coubertin’e geçti. Paris Kongresi’nde alınan kararla kurulan IOC’nin, olimpiyat oyunlarının tek yönetici organı ve merkezinin Lozan’da olduğu tescil edildi.
1896, Atina, Yunanistan/Afiş
Olimpiyatlar düşünüldüğü gibi gitmiyor
Atina’daki umut verici organizasyonun ardından, 1900 Paris ve 1904 St. Louis Dünya Fuarları’nın eğlence etkinliklerinden biri durumuna düşen ve spor felsefesinin çok gerisinde kalan olimpiyatları rayına sokmak için 1906 yılında Atina’da ara olimpiyatlar yapıldı. Olimpiyat oyunlarında yaşanan kriz 1908 Londra ve 1912 Stockholm Olimpiyatları’ndaki yüksek katılım ve başarılı organizasyonlarla biraz olsun çözülebildi.
Bu ilk döneme, olimpiyat komitesinin aristokrat yöneticilerinin katı amatörlük takıntıları damga vurdu. Olimpiyatlara katılan sporcuların profesyonel ya da yarı profesyonel olarak hiçbir yerden yardım almamaları, masraflarını kendileri karşılamaları noktasında sıkı bir politika geliştirildi. Bu politika yalnızca aristokratların ve maddi durumu yerinde olan sporcuların oyunlara katılmasını sağlamaya yönelikti. 1912 Stockholm Olimpiyatları’na damga vuran Jim Thorpe, ABD İkinci Beyzbol Ligi’nde profesyonel olarak oynadığı ortaya çıkınca amatör yarışma kurallarına aykırı davrandığı gerekçesiyle madalyalarını kaybetti. Ancak ölümünden otuz yıl sonra 1983'te bu madalyalar iade-i itibar yapılarak kendisine verildi.
1916 yılında Berlin’de yapılması planlanan olimpiyatlar, I. Dünya Savaşı nedeniyle düzenlenemedi. Olimpiyatların antik dönemden gelen barışı inşa etme geleneğinin, modern dönemde savaşı durdurma gibi bir gücü olmadığı da ortaya çıktı. 1920’de Anvers’de I. Dünya Savaşı’nın yenik devletleri Almanya, Avusturya- Macaristan ve Osmanlı Devleti olimpiyatların dışında bırakıldı.
II. Dünya Savaşı öncesi Hitler’in güç gösterisine dönen 1936 Berlin Olimpiyatları, Alman ari ırkın üstünlüğünü ispatlama çabasının mekânı oluyordu. Olimpiyat oyunları için inşa edilen ve o dönemin en ihtişamlı yapılarından biri olan 80 bin kişilik Berlin Olimpiyat Stadı(şu an Hertha Berlin Takımı kullanıyor) şaşaalı bir açılışa sahne oluyordu. Alman gençlerin ordu düzeninde stadyum içinde yer aldığı ve Führer’e selam durduğu oyunlarda, siyahi atletlerin başarıları Hitler’i hiç memnun etmedi. Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in filmini de çektirdiği 1936 Olimpiyatları’nı konu edinen ve ilk belgesel olma özelliğini taşıyan “Olimpia”, politik içeriğiyle Nazi propagandası yaptığı gerekçesiyle o dönem büyük yankı uyandırdı.
1936 Berlin Olimpiyatlarının ardından 1940 ve 1944 yıllarında II. Dünya Savaşı nedeniyle olimpiyatlara ara verilmek zorunda kalındı. Savaş sonrasında düzenlenen 1948 Londra Olimpiyatları‘na ise II. Dünya Savaşı’nın sorumluları olarak görülen Almanya ve Japonya alınmadı.
Güç mücadeleleri boykot, protesto ve terör…
Olimpiyatlar, soğuk savaş döneminde Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği(SSCB)’nin güç mücadelesinin yaşandığı alan oldu. Oyunlar bir spor mücadelesi olmaktan çıkarak, iki süper gücün simgesel savaşı durumuna geldi. 1956 Melbourne Olimpiyatları, SSCB’nin Macaristan’ı işgali üzerine boykot edildi. İki süper güç arasındaki boykotlar 1980 Moskova ve 1984 Los Angeles Olimpiyat Oyunları’na da yansıdı. Moskova Olimpiyatları’nı SSCB’nin Afganistan’ı işgali nedeniyle ABD ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı 70’e yakın, 1984 Los Angeles Olimpiyatları’nı ise SSCB, Doğu Almanya ve Küba’nın aralarında bulunduğu 15 ülke boykot etti.
Bir başka boykot olayı da 1976 Montreal Oyunları’nda yaşandı. Güney Afrika ve onunla karşılaşmalar yapan Yeni Zelanda’nın oyunlara alınmasını istemeyen 20 Afrika ülkesi boykot kararı olarak oyunlara katılmadı. Sürekli siyasi mücadele ve boykotlarla geçen bu dönemde Uluslararası Olimpiyat Komitesi, olimpiyatları boykot eden ülkelerin oyunlara bir daha alınmayacağı yönünde sert kararlar aldı. 1984 Los Angeles Olimpiyatları’nın ardından ambargolar dönemi sona erdi.
Olimpiyatlar boykotların yanı sıra protestolar için de uygun ortamı yaratıyordu. 1968 Meksika Oyunları’nda, Amerikalı siyahi atletler Tommie Smith ve John Carlos ırkçılık yaptıkları gerekçesiyle şeref kürsüsünde beyazları, siyah eldivenle protesto ettiler. Madalyaları ellerinden alınan bu iki atlet, olimpiyat şampiyonu ve üçüncüsü olmalarına rağmen yoksulluk içinde yaşadı. Olimpiyatlarda ikinci olan ve protestoyu destekleyen Avusturalyalı atlet Peter Norman ile arkadaşlıklarını devam ettirdiler. İki siyahi atletin, Peter Norman’ın 2006’da vefat etmesi üzerine Avusturalya’ya giderek cenazesini sırtlarında taşımaları, o gün verilen desteği unutamadıklarının göstergesiydi.
Madalya Töreni Protesto Peter Norman’ın Cenaze Töreni, Tommie Smith ve John Carlos
1972 Münih Olimpiyatları’na ise terör damgasını vurdu. İsrail-Filistin sorunu Kara Eylül örgütüne mensup eylemcilerin olimpiyat köyünde İsrailli sporcuların bulunduğu binayı basmasıyla sonuçlandı. Tarihe Münih Katliamı olarak geçen olayda, 2’si olimpiyat köyünde, 9’u ise havaalanındaki operasyon sırasında olmak üzere 11 İsrailli sporcu hayatını kaybetti. Bu vahim olaya rağmen olimpiyatlara devam edildi.
Bir diğer terör saldırısı da 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda yaşandı. Atlanta Yüzyıl Parkı’nda Amerika vatandaşı bir terörist bombalı saldırı gerçekleştirdi. Saldırıda bir kadın hayatını kaybederken 100’ün üzerinde kişi yaralandı. TRT adına olimpiyatları izleyen kameraman Melih Uzunyol da olay sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
Atlanta Yüzyıl Parkı TRT Kameramanı Melih Uzunyol
1984 Los Angeles Oyunları, ev sahibi ülkenin TV yayınları, sponsorlar, reklam ve stadyum gelirleri ile olimpiyatlardan kar elde ettiği organizasyon olarak tarihteki yerini aldı. Daha önce ülkelerin gelişmişlik ve prestij göstergesi olarak kullanılan olimpiyatlardan kazanç elde edilebileceği görüldü. Bu tarih aynı zamanda TV spor ilişkisinde televizyonun ön plana çıkarak, müsabakaların yayın saatlerine etki ettiği dönemlerin de başlangıcı olarak kabul edilir.
1984 Los Angeles Oyunları
1988 Seul olimpiyatları ise Naim Süleymanoğlu’nun halter branşında Türkiye adına yarıştığı ve 60 kg koparmada sırasıyla 145, 150,5 ve 152,5 kg; silkmede 175, 188,5 ve 190 kg; toplamda da 320, 339 ve 342,5 kg kaldırıp, altı dünya, dokuz olimpiyat rekoru kırarak şampiyon olduğu unutulmaz olimpiyatlardan biriydi. Naim Süleymanoğlu, Türkiye'ye olimpiyatlar tarihinde güreş dışında ilk altın madalya kazandıran sporcu oldu. Süleymanoğlu halterde kendi ağırlığının üç katından fazlasını kaldıran ilk ve tek sporcu olarak tarihe geçti. Dünya üzerinde bu başarıyı tekrarlayan başka bir halterci hâlen çıkmamıştır.
1896 yılında düzenlenmeye başlayan modern olimpiyatları, şu ana kadar Amerika Birleşik Devletleri 4, İngiltere 3, Fransa 2, Almanya 2, Avusturalya 2, Yunanistan 2, İtalya, İsveç, Belçika, Hollanda, Finlandiya, Sovyetler Birliği, Japonya, Meksika, Kanada, Güney Kore, Çin ve İspanya birer kez düzenleme fırsatı buldu. Listede de görüldüğü gibi, olimpiyatları genelde siyasi, ekonomik ve askeri alanda güçlü ülkeler organize etmiştir.
Modern Olimpiyatlar’ın 125 yıllık süreci; ırkçı, siyasi ve ideolojik boykotlar, şiddet olayları, terör saldırıları, protestolar, doping skandalları, olimpiyat komitesinin yanlı tutumlarına sahne oldu. Tüm olumsuz gelişmelere rağmen düzenlendiği şehirde binlerce sporcu, antrenör, yönetici ve seyirciyi bir araya getiren, ülkelere prestij kazandıran, ekranların vazgeçilmez çok sporlu organizasyonu olimpiyatlar, insanlık tarihinin en önemli spor organizasyonu olma özelliğini sürdürüyor. Medya, spor endüstrisi, tüketim ve sponsorluk ekseninde, siyasi, ekonomik ve toplumsal etkileriyle bu önemini sürdürecek gibi görünmektedir.
İletişim Bilgileri:
e-mail : erolilhan06@gmail.com
erolilhan06