“Üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi…” sözü bizim üzerimize de yapışmasın diye uyandırma servisine dikkat kesiliyoruz. Herhalde bu kadar açıklama yeterlidir ama yine de daha anlaşılır kılalım…    

Bir kişi hakiki Gençlerbirliği taraftarı ise Alpaslan Göksel Gültekin’in sosyal medya hesabını takip etmek durumundadır. Zira yaptığı yorumları beğenmek zorunda değilsiniz ama ortaya koyduğu belgelere dikkat kesilmek zorundasınız.

Örneğin Rahmetli Cavcav’ın canı ile uğraştığı kısa zaman diliminde neler olduğunu 11 adet tapuyu yan yana koyarak gözümüze sokuyor Gültekin…      

Ortada sorumlu durumunda en az 5-6 yetkili var. Yahu bir kişi de ortaya çıksa da “ben bu işin içinde yokum, işte koyduğum şerh” dese…

Böyle bir şey olmadığına göre; o çemberin içinde yer alan hiç kimse bu acil operasyondan kendisini muaf tutamaz.  

Esas bomba Göksel’in son twitinde…

11 adet tapuda adı geçen şirketin sahibi kendisini arıyor. Orada anlatılanları masal sınıfına sokan durumu izninizle biraz yorumlamak isterim.

 . Canının derdine düşen bir kişi en zor günlerinde; değil sorumlu olduğu kulübün arsasını, kendi mülkünü bile satmayı kolay kolay aklından geçirmez.

 . Üstelik arsa sahibi kulübün o anda en küçük bir parasal sıkıntısı da yok.

 . Kulüp aldığı sembolik parayı dövize yatırsa veya TL faiz alsa, o arsaların getireceği ranta yıllarca hiçbir şekilde ulaşamaz.

 . Bizim gördüğümüz bu gerçeği Rahmetli Cavcav görememiş oluyor öyle mi ? 

 . Hadi Başkan’ın müşteri bulma işini birine vereceğini varsayalım; bu görevi işin uzmanı olan kendi oğlu Önder Cavcav’a mı verir, yoksa genç bir yöneticiyi mi uygun görür ? 

 . Müşteri bulunamayınca da; kulüp içinden iyilik sever bir kişi çıkıp problemi çözmeye talip olur !

 . Efsane iş adamı ve futbolun gerçek patronunun sekiz yıl boyunca yanında olmuş ve tüccarlığını yakından izlemiş bir kişi olarak anlatılanlar bana hiç anlamlı gelmedi. Daha mantıklı bir açıklama dinlemeye de hazırım…  

İrfan Can Kahveci’nin kaybedilen sözleşmesini görmeyen kaldı mı ?  

Her türlü ayrıntısını öğrenmeyen kaldı mı ?

Beysukent Evleri’nde 128 bağımsız bölüme ait dökümleri görmeyen kaldı mı ?

Buna karşılık Gençlerbirliği kasasına giren parayı (küçük bağış hariç) veya Gençlerbirliği adına çıkmış herhangi bir kayıtlı tapuyu gören oldu mu ?

Hepsini geçtim…

Bu konuda açıklama zahmetine katlanan bir kişiye rastlayan oldu mu ?

Göksel arada sırada bilmece de soruyor ?

Haritaları ortaya koyarak, “Bu araziler kimin ?” sorusunu yöneltiyor…

Belli ki oradan birbiriyle ilişkili süreçleri bağlayarak gidilen yolu göstermek istiyor. Yani “armut piş ağzıma düş” durumu…

Bu kadar hazıra konduktan sonra Göksel’e teşekkür etmesi gereken kişiler, “ne çomaklıyorsun” diye içten içe kendisine kızmıyorlarsa ben bir şey bilmiyorum.   

Ve ben de bunun için bu cesur ve çalışkan taraftarımızı kutluyorum.

En büyük yanılgı “ihraç edersek kurtuluruz” inancıdır.

Ama işte kurtulamıyorsunuz, kene gibi yapışıyor…