Galatasaray’da oynadığı dönem Türkiye Kupası zaferi yaşayan Durmaz, sarı-kırmızılı ekipteki dönemini ve Süper Lig’deki şampiyonluk mücadelesini de değerlendirdi.
2012 yılında Malmö’den Gençlerbirliği’ne transfer olan Jimmy Durmaz, Ankara temsilcisindeki başarılı performansının ardından Olympiakos’a transfer oldu. Yunan ekibindeki futboluyla istikrarlı gidişatını sürdüren Durmaz, kariyer patlaması yaşadığı Toulouse’da ise 3 yıl forma giydi. 19/20 sezonunda transfer olduğu Galatasaray’da 1 yıl forma giyen ve toplam 17 maçta görev yapan tecrübeli futbolcu, 1 kez Türkiye Kupası sevinci yaşadı. İsveç Milli Takımı’nda 49 kez oynayan Jimmy Durmaz, Avrupa serüveni, Galatasaray’daki kariyeri, Fatih Terim, Emre Mor, Zlatan Ibrahimović, şampiyonluk yarışı ve Mauro Icardi ile ilgili düşüncelerini aktardı.
Gençlerbirliği, son 4 maçta 2 galibiyet ve 2 beraberlik aldı. Play-off potasıyla aranızda 4 puan fark var. Son maçlardaki performansınız ve Süper Lig hedefinizle ilgili neler söylemek istersin?
Play-off potası içinde yer almak istiyoruz. Bunu başarmak için her gün çalışıyoruz. Hedefimiz zaten belli; Süper Lig’e çıkmak istiyoruz. Antrenmanlarda çok iyi çalışıp, maçlarda en iyi performansımızı göstermek istiyoruz. Her maça ayrı ayrı hazırlanıyoruz. Sinan Kaloğlu ile çalışmalarımız gayet iyi gidiyor. Son haftalarda takımda çok iyi bir atmosfer var. Çok büyük ve güzel bir aileyiz. Takım arkadaşlarımızla kardeş gibiyiz. Sinan Kaloğlu’nu sadece bir teknik direktör olarak değil, aynı zamanda bir ağabey olarak da görüyorum. Bana çok yardımcı oluyor. Ben de ona her zaman yardım etmek istiyorum. Kendisi hala yeni bir şeyler öğrenen, çok çalışkan ve iyi bir hoca.
2012 yılında Malmö’den transfer olduğun Gençlerbirliği’nde etkili bir futbol oynamış, 2 sene sonra Olimpiakos’a transfer olmuştun. O dönem kariyerini yeniden Avrupa sürdürme isteğinle ilgili neler söylemek istersin?
O zamanlar Süper Lig’den de benimle ilgilenen kulüpler vardı. Trabzonspor ve Beşiktaş beni transfer etmek istemişti. Küçüklüğümden beri en sevdiğim kulüp Galatasaray olduğu için onlardan de teklif gelmesini bekledim ama teklif gelmedi. O sırada Olympiakos’tan teklif geldi ve oraya gitmenin daha iyi olacağını düşündüm. O dönem yeniden yurt dışına gitmek benim açımdan çok güzel oldu. Orada Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi maçlarında oynadım. Olympiakos ile 2 kere şampiyonluk yaşadım ve kupalar kazandım. Orada çok güzel maçlar oynadım ve tecrübe kazandım. Bu sayede milli takımımda daha da önemli bir oyuncu oldum. O dönem iyi ki böyle bir yolu seçmişim. Çünkü Avrupa futbolunu görme şansım oldu.
Olympiakos ve Toulouse’daki başarılı oyununun ardından 2019 yılında yeniden Türkiye’ye transfer olmuştun. O dönem Galatasaray’a transfer olmaya yönelten faktörler nelerdi?
Toulouse’da 3 yıl oynadıktan sonra kariyerimde farklı bir sayfa açmak istedim. Ayrıca o dönemde Türkiye’yi çok özlemiştim. O sırada Antalyaspor da beni çok istemişti ama transferim olmadı. Toulouse’daki son senemde Galatasaray beni aradı. Birkaç ay görüştükten sonra güzel bir şekilde düşündüm. Galatasaray’ın o dönem gerçekten iyi bir kadrosu vardı. Süper Lig’de şampiyon olmuşlardı. Şampiyonlar Ligi’nde yeniden oynayacaktım. Ayrıca Fatih Terim’le çalışmayı çok istedim. O dönem Süper Lig’den başka büyük kulüplerden de teklif vardı ama bu saydığım faktörlerden dolayı o dönem Galatasaray’ı seçtim. Bu arada Avrupa’da oynadığım dönem Fenerbahçe’nin de beni transfer etmek istediğini sonradan öğrendim. Karagümrük’te oynarken Fenerbahçe’nin eski sportif direktörü Hasan Çetinkaya ile restoranda karşılaşmıştık. Hasan Çetinkaya, “Seni çok istedik ama çok yüksek transfer ücreti istediler. O yüzden olmadı” demişti.
Galatasaray’da toplam 17 maçta forma giydin. Bu sürede takımına 1 asistlik katkı sağlarken, 1 de Türkiye Kupası zaferi yaşadın. Galatasaray’daki dönemin senin için nasıl geçti? İçinde ukde olarak kalan bir şey var mı?
Galatasaray’daki zamanlarım aslında benim için çok güzel geçti. Küçüklükten beri orada oynamak istediğim için bu hayalimi gerçekleştirmiş oldum. O yüzden oradaki zamanlarıma pozitif açıdan bakıyorum. Tabii ki maçlarda daha fazla oynamak ve takıma yardım etmek istedim ama olmadı. Yine de kariyerimdeki en iyi zamanlarımı orada yaşadım. Böyle büyük bir kulüpte oynama hayalim vardı. Orayı seçtim ve her şey daha çok güzel oldu. Galatasaray’da Süper Lig şampiyonluğu yaşamak isterdim. Dünyanın en iyi taraftarı orada var. Takımla beraber maç için birçok ülkeye gittik. Her ülkede aynı destek ve kalabalık vardı. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Galatasaray taraftarı, dünyanın en iyisi olduğu için gittiğimiz her yerde aynı desteği veriyordu. Sahamızdaki ilk maçıma çıktığımda kendimi çok gururlu hissettim. O an sadece en iyi performansını göstermek dışında başka bir şey düşünmüyorsun. O taraftarlar önünde size çok büyük bir motivasyon geliyor. Galatasaray’da forma giymek, çok gurur verici bir olaydı.
Galatasaray’da oynadığın dönem Süper Lig’i 6.sırada bitirmiştiniz. Aslında pandemiden önce güzel bir seri yakalamıştınız. Pandemi olmasaydı her şey daha farklı olur muydu?
Pandemiden önceki son 10 maç çok güzel geçmişti. 8 galibiyet ve 2 beraberliğimiz vardı. Pandemi olmasaydı Süper Lig’de garanti şampiyon biz olmuştuk. Takım olarak o kadar iyi futbol oynuyorduk. En iyi performansımızı gösteriyorduk. Herkes bizden korkuyordu. Maalesef pandemi geldi ve o dönemki form grafiğimizde kırılmalar oldu. Pandemiden sonraki süreç bizim için çok zor oldu.
Galatasaray'da oynadığın dönemde Fatih Terim'le çalıştın. Terim'le çalışmak futbolculuğuna neler kattı?
Fatih Terim’le beraber çok güzel günler yaşadık. Bizim hep motivasyonumuzu yükseltiyordu. Büyük bir hocaydı. Onun yönettiği bir takımın oynadığı maçta her şey anında olumlu anlamda değişebilir. Yani maçın gidişatını değiştirebilen bir hocaydı. Onu çok seviyorum. Onlarca teknik direktörle beraber çalıştım ama taktiksel anlamda ve maç içindeki duruşuyla farklı olarak bir tek onu gördüm. Gerçekten özel bir hocaydı.
Fatih Terim’le beraber yaşadığın ve bize anlatmak istediğin bir anı var mı?
Onunla beraber kazandığımız Fenerbahçe maçını unutamıyorum. 20 yıldır orada maç kazanamamıştık. Maçta çok iyi ve güzel bir atmosfer vardı. Taraftarlarımız da orada çok iyi bir performans çıkarmıştı. Maçı kazanmayı biz daha çok istemiştik. Dev bir derbi maçıydı. Maçtan sonra Fenerbahçeli oyuncuların üzüntüsünü görmüştük. Galibiyetten sonra çok sevindik; mutlu olduk ve eğlendik. O maçı 3-1 kazandıktan sonra soyunma odasına girmiştik. Herkes çok mutluydu ve sevinç çığlıkları atıyordu. Çok büyük bir galibiyet kazanmıştık. Ondan sonra soyunma odasına Fatih Hoca geldi ve o da çok mutluydu. Herkes o sırada sustu ve Fatih Hoca konuştu. Fatih Hoca, “Biliyorum siz çok büyük bir iş başardınız. Bu kolay bir maç değildi ama bir gerçek var; bizim için bu galibiyet normal şeylerden biri. Bu başarıyı Galatasaray olarak sadece biz yaparız.” Bu konuşma bizim için çok etkili oldu. Büyük başarıların bile Galatasaray için normal bir durum olduğunu anlamıştım.
Daha önce Yunanistan Ligi’nde oynamış bir futbolcu olarak, geçtiğimiz aylarda Panathinaikos’a transfer olan Fatih Terim’in kariyer tercihiyle ilgili neler söylemek istersin? Tecrübeli teknik adam sence başarılı olabilecek mi?
Evet, Fatih Hoca’nın orada da başarılı olabileceğini düşünüyorum. Yunanistan’ın en büyük takımı Olympiakos ama Panathinaikos da büyük bir takım. Fatih Hoca’nın Panathinaikos’u seçmesi onun için biraz daha zor bir tercih aslında. Ama orada yaparsa bir tek Fatih Hoca yapar. Fatih Hoca, Panathinaikos’u yeniden şampiyon yapabilir. Fatih Hoca, takıma moral getiriyor ve herkesin motivasyonunu yükseltiyor. Bence başarılı olacak. Zaten orada çok büyük maçlar da kazandı. Ayrıca iyi bir performans da çıkarıyor. Fatih Hoca’nın maçlarını hala takip ediyorum. Yunanistan’daki ateşli futbol atmosferi, Fatih Hoca’ya çok uygun ve tam ona göre. Yunanistan’da, Türkiye’deki gibi aynı futbol heyecanı var ama oradaki taraftarlar bir seviye daha agresif durumda.
Fatih Karagümrük’te oynarken teknik direktörler Francesco Farioli, Volkan Demirel ve Andrea Pirlo ile çalıştın. Bu taktisyenler arasında çalışma tarzı ve mantalite olarak senin için en farklı olanı hangisiydi?
Francesco Farioli, benim için başka bir hocaydı. Bunu her zaman söylerim. En iyi teknik direktörlerle beraber çalıştım ama bana göre en iyi antrenmanları o yapıyordu. Farklı bir mantalitesi vardı. Her gün aynı enerjiyle geliyordu ve ona göre antrenman yapıyorduk. Taktiksel olarak da çok iyiydi ve bize motivasyon aşılıyordu. Nasıl daha iyi şeyler yapabiliriz diye sadece bizi düşünüyordu. O yüzden Farioli, farklı bir teknik direktördü.
Teknik direktörlük kariyerine ilk olarak Fatih Karagümrük’te adım atan, bir dönem beraber çalıştığınız teknik direktör Volkan Demirel’in antrenörlük potansiyeliyle ilgili gözlemlerin nelerdi?
Volkan Hoca’yla çok iyi bir zaman geçirmiştik. Kendisiyle hala konuşuyoruz. Teknik direktör olarak ilk bizim takımda görev almıştı. O zamanlar çok yeniydi ve yeni şeyler öğreniyordu. Volkan Hoca, ileride büyük bir teknik direktör olacağını belli ediyor. Avrupa’da bir takım çalıştırabilir ya da Türkiye’de büyük bir takımda da görev alabilir. Her zaman öğrenmek istiyordu ve oyunculara nasıl davranacağını biliyordu. O yüzden ileride çok iyi bir hoca olacağını düşünüyorum. Zaten şimdi de çok iyi işler yapıyor. Onun maçlarını izlerken keyif alıyorum. O heyecan Volkan Hoca’da var. Oyuncularının her zaman arkasında duruyor. Bu çok büyük bir şey. Herkes bunu yapamıyor. Bize her zaman sahip çıkıyordu. Bizimle en iyi şekilde çalışmak istiyordu. Kulübe, taraftara ve diğer takımlara karşı bizim arkamızda durup bize hep destek oluyordu.
Galatasaray ve Fatih Karagümrük dönemlerinde Emre Mor ile birlikte oynadın. Özellikle Fenerbahçe'ye transfer döneminde kendisine mentörlük eden deneyimli isimlerden biriydin. Emre Mor hakkında neler söylemek istersin? Yeteneği ile kariyerinin gidişatını yorumlamanı istesek neler söylersin?
Emre Mor’la ilk defa Galatasaray’daki dönemimde oynamıştık. Onu ilk gördüğümde, “Bu çocuk takımda durmaz. Real Madrid, Barcelona veya Manchester City gibi dünyanın en iyi kulüplerinde oynar” demiştim. Daha sonra onunla beraber Karagümrük’te de oynadık. Maçlarda fazla oynamadık ama antrenmanlarda bile neler yaptığını görüyorduk. Onu kardeşim gibi görüyordum ve ona her zaman yardımcı olmak istedim. Karagümrük’te zaten çok iyi bir performans gösterdi. Emre’ye aynı mantalite ve çalışma sistemiyle devam etmesini söyledim. Ayrıca bir gün Avrupa’ya yeniden döneceğini ve çok iyi bir kariyere sahip olacağını söyledim. Sonra büyük bir transfer yaparak Fenerbahçe’ye transfer oldu. Emre, orada tabii ki zor bir zamandan geçti. Yanlış zamanda maalesef sakatlık yaşadı. Çünkü tam performansına kavuşmak üzereydi ama sakatlık yaşadı. Şimdi Karagümrük’e yeniden döndü ve inşallah orada yine aynı güzel performansını sergileyecektir. Emre gibi futbol oynayan ve yetenekli birini daha önce hiç görmedim. Onun tarzına yakın bir futbolcu veya onu benzetebileceğim birisi yok. Çünkü Emre Mor, bambaşka bir oyuncu. Emre, genç bir futbolcu ve hala patlama yapabilir. Futbolda olaylar çok hızlı gelişiyor. 6 aylık bir performansla bile futbolcunun kariyerinde her şey değişebilir. Emre, 6 ay-1 yıl gibi bir sürede yeniden güzel bir performans sergileyip Avrupa’ya dönerse şaşırmam.
Zlatan Ibrahimovic, futbolun en ikonik isimlerinden biri. Kendisiyle hem İsveç Milli Takımı'nda futbol oynadın hem de yakın bir arkadaşlık sürdürüyorsun. Zlatan'ı bize nasıl anlatırsın?
Zlatan gibi dünyanın en iyi futbolcusuyla beraber oynadım. Futbol anlamında her şeyi yaptı. Gittiği her yerde başarılı oldu. Herkes Zlatan’ı sadece maçlarda görüyordu ama biz onu antrenmanlarda da görüyorduk. Zlatan, maçlarda izlediğinizden daha iyi bir futbolcuydu. Her antrenmanda farklı bir performans gösteriyordu ve bizi şaşırtıyordu. Biz de, “Bu nasıl bir futbolcu, neler yapıyor böyle?” diye söylüyorduk. Zlatan, ayrıca çok iyi bir insan ve arkadaş. Takımdaki herkese yardımcı oluyor. Herkesin en iyi seviyeye gelmesini istiyordu. Zlatan’da tabii ki büyük bir ego var. Gerçekten böyle bir ego görmedim ama bu ego ona çok yakışıyor. Birisi egolu olacaksa Zlatan gibi olmalı çünkü çok yakışıyor. Söylediği her şeyi gidip yapıyor ve başarılı oluyor.
Galatasaray'da oynadığın dönem sarı kırmızılı camiayı Zlatan’a anlattığını açıklamıştın. O süreçten bahseder misin?
Galatasaray ve Fenerbahçe, bir dönem Zlatan’ı transfer etmek istemişti. Zlatan, bana Türkiye ve taraftarlarla ilgili soru sordu. Galatasaray’a gelmesi için Zlatan’a gerekli olan her şeyi söyledim. Zlatan’a, “Türkiye’ye gelmelisin. Orada her şey güzel olacak. Çok iyi bir futbol atmosferi var. Bana daha önce böyle bir taraftar görmediğini söyleyeceksin.” dedim. Zlatan’ın Galatasaray’a gelmesi için her şeyi denedim ama maalesef olmadı.
İsveç, Fransa ve Yunanistan gibi taraftar tutkusu olan liglerde de futbol oynadınız. Süper Lig’deki atmosfer hakkında gözlemleriniz nelerdir?
Galatasaray gibi Türkiye’nin en büyük kulübünde ve en iyi taraftarların önünde oynadım. Aynı şekilde Yunanistan’ın da en büyük takımında ve taraftarlarının önünde sahaya çıktım. İsveç’te Malmö ve AIK gibi takımlarda oynadım. Gittiğim her kulübün büyük bir taraftarı vardı. Fransa’da o atmosfer yoktu ama farklı bir futbol kültürü vardı. Fransa’da aileler, maçın oynanacağı sabahtan itibaren maç için hazırlık yapıyor, maçı bekliyorlardı. Fransa’da güzel bir aile atmosferi vardı. Türkiye ve Yunanistan, benim için başka bir seviyeydi. Dünyanın en iyi atmosferleri buradaydı. Buralarda başka bir atmosfer, heyecan ve eğlence vardı. Taraftarlar, bazen çok agresif oluyorlar ama buna takılmamak lazım.
Galatasaray ve Fenerbahçe, bu sezon kıyasıya bir şampiyonluk mücadelesi veriyor. Her iki takım da yıldız oyuncularıyla zafer peşinde. Şampiyonluk yarışında sana göre hangi takım daha avantajlı?
Galatasaray, şampiyonluk yolunda bana göre daha avantajlı takım. Çünkü Galatasaray, bu sezon daha iyi bir futbol oynuyor. Ayrıca sahaya daha kontrollü bir futbol yansıtıyorlar. Bu açıdan Galatasaray’ın bir avantajı var. Galatasaray’ın sahasında önemli bir derbi var. O yüzden daha avantajlı olan taraf biziz. Tabii ki Fenerbahçe’yi de görüyoruz. Trabzonspor, maçı 2-2’ye getirmesine rağmen Fenerbahçe son dakikalarda gol attı. Fenerbahçe, bu şekilde çok maç kazandı. Bir şekilde maçı kazanmayı biliyorlar. Derbi maçına kadar güzel bir yarış olacaktır.
Teknik direktör Okan Buruk, sizce Fatih Terim gibi Galatasaray’da bir efsane olabilecek mi?
Okan Buruk, Fatih Terim’in yolundan gitmeyi seçti ve o yolda devam ediyor. Galatasaray’da 2 senedir muhteşem bir sezon yaşanıyor. Okan Hoca, Akhisarspor’da kupa kazandığında kimse bunu ondan beklemiyordu. Daha sonra Başakşehir’i şampiyon yaptı. Galatasaray gibi büyük bir kulübe geçtiğinde herkes “Acaba Okan Buruk başarılı olabilecek mi?” diye düşünüyordu. Bu baskı onun için belki de zordu ama ilk senesinde takımı şampiyon yaptı. Galatasaray, bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde çok iyi maçlar oynadı ve iyi performans sergiledi. O yüzden Okan Buruk, Fatih Terim’in yolundan gidiyor ama Fatih Hoca’nın seviyesine gelmesi için hala çok daha önemli işler başarması lazım.
Attığı kritik gollere rağmen performansıyla bazen eleştiri alan Mauro Icardi’nin futboluyla ilgili gözlemleriniz nelerdir?
Icardi, dünyanın en iyi forvetlerinden birisi. Her şekilde gol atmayı başarıyor. Takım için ne olursa olsun skora katkı sağlamayı başarıyor ve kimse bunu görmüyor. Takım için iyi işler yapıyor. Bazen defansa kadar koşuyor ve rakibe baskı yapıyor. Icardi’nin sadece saha içinde olması bile takımın performansını olumlu olarak etkiliyor. Bir forvet olarak gol atmak çok önemli ama onun için kazanmak daha önemli. Forvet olarak ne yapması gerekiyorsa her şeyi yapıyor. Icardi, o yüzden Süper Lig’deki en iyi oyunculardan birisi.