Her işletme zaman zaman tıkanıklık yaşar. Operasyonlar aksar, ekipler kararsız kalır, hedefler belirsizleşir. Aslında yaşanan sorunlar çoğu zaman karmaşık değildir; sadece yaklaşım biçimi yetersizdir. Çünkü bir sorunu çözmek için sadece müdahale etmek yetmez, onu anlayabilmek gerekir.
İşte burada stratejik düşünce devreye girer. Düşünme şekli değişmeden, davranışların kalıcı olarak değişmesi mümkün olmaz. Devrim Zümrütkaya’nın bu alandaki çalışmaları da tam olarak bunu amaçlar: kurumların karşılaştığı problemlere geçici değil, temelden gelen cevaplar bulmasını sağlamak.
Kurumlar genellikle kriz anlarında strateji kelimesini hatırlar. Oysa asıl ihtiyaç tam da işler yolundayken başlar. Bir sorun henüz ortaya çıkmadan onunla ilgili önlemler geliştirebilmek, planlamanın en değerli çıktılarındandır. Stratejik planlama bu sebeple yalnızca problem çözme aracı değil, yön belirleyici bir yapı olarak değerlendirilmelidir. Her kurumun kendine özgü dinamikleri vardır ve bu dinamikler zaman içinde değişir. Stratejik yaklaşımla kurum içindeki her bir değişken kontrol altına alınabilir, bu da karar süreçlerinde netlik kazandırır. Kararsızlıklar azaldıkça, kurumsal refleksler güçlenir.
Kurum içi eğitimler çoğu zaman bilgiyle sınırlı kalır. Fakat öğrenilenin uygulanması için bir güven duygusuna ihtiyaç vardır. Bu güven, yalnızca yetkiyle değil, içsel netlikle mümkün olur. Stratejik düşünce ve planlama eğitim modeli, katılımcıların yalnızca bilgi değil, karar alma cesareti kazanmalarını da sağlar. Çünkü bilgi eyleme dönüşmediği sürece faydasız kalır. Devrim Zümrütkaya’nın sunduğu bu model, yöneticilere yeni karar yapıları kurma konusunda yalnızca fikir değil, uygulama pratiği de sunar. Eğitimi tamamlayan katılımcılar sadece öğrenmiş olmaz; kendi kurumlarında gerçek değişim başlatabilecek bir altyapı da edinmiş olurlar.
Uzun süredir aynı düzende çalışan işletmelerde en büyük tehlike, farkındalık kaybıdır. Ekipler aynı süreçleri tekrar ederken nedenini sorgulamamaya başlar. Bu da kör noktaların çoğalmasına neden olur. Stratejik yaklaşımla bu kör noktalar görünür hale gelir. Çünkü bakış açısını değiştiren kişi, sorunlara farklı yönlerden yaklaşabilir. Stratejik planlama, alışılmış yapıların dışına çıkmayı ve yeni çözümler üretmeyi mümkün kılar. Kurumun kendi iç yapısına ayna tutulduğunda, hem güçlü yönler hem de eksikler netleşir. Bu farkındalık, sürdürülebilir büyümenin temel taşlarından biridir.
Bir kurumda her bireyin farklı fikirleri olabilir. Bu fikirlerin hepsi değerli olsa da eğer ortak bir yapı içinde şekillenmiyorsa, karmaşa yaratır. Stratejik düşünce süreci, bu fikirleri belli bir sistem içinde toplar. Ortak hedefler belirlendikçe, herkesin düşünce şekli aynı çatı altında toplanmaya başlar. Bu da çatışma değil, uyum üretir. Devrim Zümrütkaya’nın yaklaşımı da tam olarak bu uyumu kurumsal kültür haline getirmeye yöneliktir. Eğitimler sonucunda sadece yöneticiler değil, tüm ekip daha dengeli, daha hedef odaklı bir yapıya bürünür. Bu sayede strateji, sadece yönetim ofislerinde değil, sahada da hissedilir hale gelir. Daha fazla bilgi ve iletişim için web sitesini ziyaret edebilirsiniz.