Yancıların en sık kullandıkları cümle, “Geçen sene herkesin düştü dediği takım ligde kaldı” yalanıdır. İşin gerçeği, ‘düştü’ denen ile ligde kalanın aynı takım olmadığıdır.
İşte ayrıntılar :
Evet 2022-2023 sezonunun ilk yarısında, Gençlerbirliği ligin en yetersiz kadrosuna sahipti ve yancılar hariç herkes “Bu takım düşer” demişti.
Üstelik o tarihlerde deprem olayı henüz yaşanmadığı için düşecek takım sayısının 4’ten 2’ye indirileceği de bilinmiyordu. Bitmedi, 24 Aralık 2022 tarihinde alınan kararla; Denizlispor, Altay, Erzurumspor ve Yeni Malatyaspor’a 3’er puan silme cezası da verilmeden önceydi.
Nitekim bütün bu avantajlara rağmen ilk yarı puan cetvelinin son sırasında 7 puanla biz bulunuyorduk. O tarihe kadar yancılar bırakınız son sırayı, tehlike bölgesinde kalacağımızı bile hiç telaffuz etmiyorlardı.
Ocak 2023’te ise takım tamamen yenilenip, eski takımdan hiçbir oyuncu yeni kadroda yer bulamayınca, siyah ve beyaz kadar farklı bir tablo ortaya çıktı. Nitekim ikinci yarıda 31 puan toplayan (6 puanını oynamadan kazanan) yeni kadro küme düşen Altınordu’nun kıl payı bir üstünde yer almayı başardı.
Dolayısıyla Şubat- Mayıs ayları arasında “bu takım düşer” iddiasında bulunan kimseye ben rastlamadım. Bizim ne söylediklerimiz ise arşivde duruyor zaten…
Bu çok bilmişler bu sene de takımımız için süper lig hedefi koymuşlar. Hoca bunun cevabını Göztepe maçından sonra verdi. Mealen ligin en yetersiz 5-6 kadrosundan birisine sahip olduğumuzu söyledi. Yani böylece “süper lig için fazla hayal kurmayın” mesajını da vermiş oldu…
Şimdi yine Ocak 2024’te transfer konusunda ne yapılacağını bilmiyoruz.
Eğer 5-6 kaliteli oyuncu ilavesi olursa, elbette ilk 7 hedefine ulaşılabilir. Hatta final turunda gereken 3 galibiyet de ihtimal dahilindedir.
Yok eğer bu kadro ile devam edilirse de ilk 7 hedefi yakalansa bile sonraki üst üste 3 galibiyeti elde etmek kesinlikle mümkün olamaz.
Bunu neden kayda aldığıma gelince;
Yalandan kimse ölmediği için ara transfer sezonunda bir güzellik yapılırsa (40 milyon lira geldiği söyleniyor), bunun da yelkenleri doldurmasıyla, aynı yancıların “Biz demedik mi ?” yaygaralarını duyma ihtimalimiz fazladır.
Bunların hangi tarihte hangi şartlar için ne söylediklerinin önemi yoktur. Sadece söylediklerinin önemi vardır. Kopyala-yapıştır yoluyla istedikleri yere, zaman mekan ayrımı yapmadan mesajlarını monte edebilirler.
Bakınız bu konuda daha da çarpıcı bir örnek var…
Ben Keçiörengücü ile oynanan maçta Musa’ya neden penaltı attırıldığını sorunca; Musa’nın iyi penaltıcı olduğunu göstermek isteyen yancılar, “daha önce kullandığı penaltıları gole çevirmiş” diyerek sahneye çıktılar. Belli ki çok aramışlar ama yine de bulmuşlar. Oysa ben “son 5.5 sezonda penaltıdan atılmış golü yok” diyerek daha önceden konuya açıklık getirmiştim. Ancak anlaşılıyor ki bu onları kesmemiş !
Şimdi faydalandıkları o arşive bir bakalım:
Tarihte bir zamanlar Osmanlıspor diye bir takım vardı. Adı geçen futbolcu orada oynarken 2017 yılında son penaltı golünü şu anda 3. ligde yaşam mücadelesi veren Akhisarspor’a atmış. Yani 6 yıl gibi uzun sayılacak bir zaman önce…
O günden bu güne kadar da hiçbir hoca bu penaltıcıya penaltı attırmamış !
Sonuç olarak; yancılık tek yönlü yol olduğu için bazen adrese varmak için trafiği ters işletmek de zorunlu hale gelebiliyor. Bu durumda birilerinin de yanıltılan insanları aydınlatması gerekiyor. Bunların modelinde, bazı görevlileri kayıtsız şartsız ve hatalarıyla sevaplarıyla tam destekleme şartı var.
Yahu biz Sinan Kaloğlu için ‘iyi hocadır ve uzun yıllar bizde kalmalıdır’ derken, gözümüze de bant takmak zorunda mıyız ?
İyi hoca olduğunu kabul etmekle eleştiri hakkımız buharlaşıyor mu ?
Hoca hiç hata yapmaz mı ? O hatalar yüzüne söylenemez mi ?
Başkanımızın her bakımdan Gençlerbirliği Spor Kulübü’ne layık bir yönetici olduğunu kabul ediyoruz.
Peki o zaman yaptığı onlarca hatayı görmezden mi gelmeliyiz ?
Allah ülkemizi ve bütün kurumlarımızı bu anlayıştaki insanlardan korusun !