Hâlâ sanki küme düşmenin en büyük adayı değilmişiz de şampiyonluğa gidiyor muşuz gibi bir hava var bazı arkadaşlarda…
Hiç sesi çıkmayan yönetimin yancıları ise gelmekte olan felaketi ya görmek istemiyorlar ya da umursamıyorlar.
Kendi evimizde yenildiğimiz Keçiörengücü maçından sonra muhteremin biri “Bu gün Ankara’da çok güzel saatler yaşadım” diyebiliyor.
Biz o saatlerde yenilginin üzüntüsü ile bunu üstümüzden atmaya çalışırken, çekirdekçilerden biri de “bozgunculara boş ver abi” diye eğlenceyi daim etmeye çalışıyordu.
Yani ‘bozguncular’ bizler oluyoruz, hani uçurumun kenarındakileri “aman düşmeyin” diye uyaranlar…
Bu yancılar da çatıya intihar etmek üzere çıkan gariban vatandaşa “atla, atla” diye tempo tutup çekirdek çıtlıyorlar.
Evet taraftar ikiye bölünmüştür. Bir tarafta takımın düşmesi ile hiç ilgilenmeyenler ve hatta “arsada oynasa gider seyrederim” diyenler, diğer tarafta ise üzüntüden kahrolanlar…
Bunlarla birlik olmak işin tabiatına aykırıdır. Zira sinema seyircisi ile kulüp taraftarlığı arasında dağlar kadar fark vardır.
Bütün bunlar yaşanırken icraat olarak gayet soğuk kanlı şekilde misafir ağırlama, törenle forma alıp forma hediye etme etkinliği de sürmekte, haklarını yemeyelim…
Kimler tarafından ?
GSK Başkanı ve yönetimi gayretleriyle…
Kulüp adını yanlış yazmadım !
Çünkü birisi “Adın ne ?” diye sormuş,
“Ahmet…”
“Ben sana Mehmet diyeceğim…”
“Emrin olur, benim adım bundan sonra Mehmet olsun” diyenler…
Bizi de ilgilendirebilecek güncel bir gazete haberinden bahsedeceğim.
Yeni Malatyaspor Kulübü Basın Sözcüsü Ramazan Yeşilova bazı sözleşme ve belgeleri kamuoyu ile paylaşarak eski futbolcuları Ndiaye’nin ikinci satışından kulüp kasasına girmesi gereken 300 bin avronun kimin kasasına girdiğini açıklamış.
“Bize ne ?” diyenler çıkacağına eminim. Ancak bizde de 2. satıştan gelmesi gereken bir pay vardı ama sözleşme yok oldu.
Taraftarımız Alpaslan Göksel Gültekin, adeta ‘uyandırma servisi’ gibi çalıştığı için buharlaşan sözleşmenin muhtemel sonucuna dair yukardaki canlı örnekle ışık tutmuş. Kendisine şahsım adına teşekkür ederim.
Tekrar sahaya dönecek olursak; yönetim ve alkışçılarının maça gittikleri halde, oyunu seyredip seyretmediklerinden emin olmasam da bu haftaki Altay’ı ve Yeni Malatyaspor’u izlemelerini çok isterdim. Hani biz hariç saydığımız düşecek takımlar var ya, onlardan ikisini…
Bir de bizim oyunumuzla kıyaslamalarını…
Bizde bir tane Marco Paixao olmadığını, sıradan da olsa 5 yabancı bile bulunmadığını akılda tutmalarını da…
Sonuç olarak; sezon başında söylediğimi tekrar ediyorum, düşeceğiz ama son haftalara kalmayacak. Üstelik sondan dördüncü olarak değil, birinci olarak düşeceğiz. Hâlâ puan cetvelini ters tutanlar varsa düzeltmelerini rica ederim !
Yoksa yanlışlıkla kutlamalara erken başlanabilir…
Sezon sonunda Barış, Aksel, Metehan ve Muhammed Bayır’dan ikisinin ayrılması durumunda ise kalan kadronun 2. lig için de yeterli olamayacağını hatırlatmak isterim.
“Alt yapı” diye diye Hacettepe’yi yok edenler, istikrarlı yürüyüşlerine devam ederlerken, bizim elimizden de ancak bu kadarı (çenemizi yormak) geliyor…
Beklendiği gibi bu gün de maçı kaybettik. Bizde Adem Büyük yok ama hayallerimiz var. Burak Altıparmak’ı ve yabancıları saymıyorum bile…
Ama ne gam, biraz sonra (saat 22.00’ de) çekirdekçilerin programı var. Merak edenler izlesinler; ne kadar eğlendiklerini görecekler !
Yarın da “taraftarız” diye gururla gezecekler…