Futbolda kuraldır, “atan ve tutanın iyi olacak.” Eğer sadece tutanın iyi olur, atanın hiç olmazsa “ne uzar ne kısalırsın”, yerinde sayarsın. İşte bizde olan budur…
Ümraniyespor maçında da ilk devre tam bir hayal kırıklığıydı. Tek isabetli şutumuz yoktu. Rakibin biri gol olan 2 isabetli şutu ve bir de direkten dönen şutu vardı. Hakemin hatalı penaltı kararına itirazdan rakibe gösterdiği 2 sarı kart avantajımız oldu. Penaltı Var’dan döndü ama kartlar baki kaldı.
Tek devrelik takımımız ikinci devre oynamaya başladı ve Amilton’un güzel ortasını Metehan Mimaroğlu gole çevirdi. Hemen arkasından Nalepa’nın oyuna hızlı soktuğu topla Amilton ikinci golü de tabelaya yazdırdı. Rakip beraberliği sağladıktan sonra etkili gelmeye başladı. 78. dakikada da galibiyet golüne çok yaklaştılar. Gelen şutu önce Erhan yumrukladı, sonra da direkten dışarı gitti. 84. dakikada oyuna yeni giren Samed Onur rüzgarın da yardımı ile uzaklardan galibiyet golümüzü filelere gönderdi. Maç böyle biter derken de son dakikada rakibin beraberlik golü geldi. Böylece ligin iki vasat takımı puanları paylaşmış oldular.
“Ligde yenemeyeceğimiz takım yok” sözünü hafta içinde söyleyen Recep Karatepe’dir…
Hani taraftarın havaya girmesini anlarım, bazı futbolcuların zaman zaman anlamsız şekilde ayaklarının yerden kesilmesi de normaldir.
Peki bu ayakları yere bastırması gereken kimdir ?
Herhalde kendisi de uçuşa geçmiş olan hoca değildir !
İşte bu hocaya “acemi” dememin sebebi sadece saha içindeki yetersizliği değildir. Saha dışında da ne söylediğini bilmez halde olmasıdır.
Ligde 13 hafta geçmiş 5 rakibine yenilmişsin (Kocaelispor, Keçiörengücü, Manisa FK, Çorumspor, Şanlıurfaspor), 4 rakibinle de berabere kalmışsın (Boluspor, Iğdırspor, Amedspor, Ümraniyespor).
Hani yenemeyeceğin takım yoktu !? Bunlar takım değil mi ?
Şimdi ben de diyorum ki; “Recep hoca, mademki ligde yenemeyeceğin takım yok; hadi bundan sonrasına bakalım, önce ilk 7’ye gir de görelim.”
Öyle ya, bu kadar şansa rağmen ilk yarının bitmesine 5 hafta kala ligin 12. sırasındasın ama hâlâ üstteki 11 takıma göz dağı vermekten çekinmiyorsun.
Hoca böyle konuşunca futbolcu geri mi kalacak ?
Etebo’da ülkesinin medyasına sallamış. Güya Ankaragücü maçının adamı seçilmiş. Kendi kendine gelin güvey olduğu çok açık. Bir kere 1000 kişiye sorsak “o maçın adamı kimdi ?” diye, hiç fire vermeden tamamı kaleci Erhan’ı gösterirdi. O olmasaydı, daha ilk yarıda Ankaragücü farka giderdi. O anlarda Etebo nerelerdeydi, vallahi göremedim.
11 dakika oyunda kalabilen Buğra Çağıran kornerden asist yapmış, stoper Alperen Babacan da golü atmıştı. Etebo bu arkadaşları da harcamış. Kendisinin yalancısıyım !
Daha da geriye gidersek; sezon başında bu futbolcunun alınmasına karşıydım, hatta bu transfere ait içimde şüpheler vardı. Zira önemli nedenler barındırıyordu.
2023/2024 sezonunda top ayağına değmemiş bir futbolcunun transferine karar verilmesi zaten başlı başına tuhaftı. Çünkü güncel performansı kapalı kutu olan bir futbolcuyu transfer etmek kumar oynamakla eş değerdi.
Bununla da yetinmedim, son 5 senenin tamamına baktım. Oyuncunun golü de asisti de bulunmuyordu. Yahu bir merkez orta saha oyuncusu tam 5 sene boyunca hadi gol atamadı diyelim, asist bile yapamaz mı ?
İşte yukarda belirttim, aynı mevkide oynayan arkadaşı 11 dakika içinde 1 asist yapmış. Neredeyse 1 yıl içinde hiç asist yapmayan kaleci bile yok gibi…
Birçok bek oynayan futbolcunun golleri bulunuyor.
Merkez orta saha oyuncusu, takımın ofansif orta saha ve forvet futbolcularına pas atarak takımın rakip ceza sahasına sarkmasını ve gol amaçlı şut girişiminde bulunabilmesini sağlar. Bir 5 yıl boyunca bu arkadaşa neden bu sıradan sorumluluk kısmet olmamış acaba ? Ve hangi futbol cahili bütün bunları görmezden gelerek transferi gerçekleştirmiş ? Bütün bunlar hiç merak uyandırmıyor mu ?
Sonuç olarak; başarısız yönetim, marifetmiş gibi bir de kulübün elinde kalan son taşınmazı satarak borcu nasıl azaltığını anlatmaktadır. Sanki kaynağı kendileri yaratmışlardır. Babadan kalan mirası har vurup harman savurmak için Başkana gerek var mı ?
Rahmetli İlhan Cavcav zamanını ve sonrasını bilmeyenlere anlatıyorsanız bizi hiç bağlamaz. Ancak bizlere anlatıyorsanız, inanmamızı bekleyerek zaman kaybediyorsunuz. “Elin taşı ile elin kuşunu vurmak” herhangi bir liyakat ve beceriye işaret etmez. Anlık kazandırır, uzun vadede süründürür. Dolayısıyla kalıcı kazanımları sağlayanların kıymeti bilinir ve tarih sadece onları yazar !