Önümüzde bir Altınordu örneği var. Alt yapıdan birçok değer üreterek sattılar. Gerçekleştirenler alkışı fazlasıyla hakediyorlar.
Ancak Başkan Seyit Mehmet Özkan’ın bu başarısı yanında bir de öyle bir inadı var ki; hem ticaret yapacak hem de yetiştirdiği gençlerin yanına tecrübeli birkaç yerli oyuncu monte ederek TFF 1. Ligde kalıcı olacaktı. Bitmedi, bir başka önemli farkı da kadrosunda yabancı futbolcu bulundurmamasıydı. Ve bununla da çok övünürdü.
Altınordu’nun küme düşececeğinin belli olmaya başladığı iki hafta önce Başkan kulübü devretme kararı aldı. Görünen, Altınordu Başkanlığı’nı bırakıyordu…
Oysa bu yanlış hesabı yüzünden futbol sektörü kendisini sistem dışına çıkartıyordu ama hâlâ bundan da ders çıkartma niyeti yoktu. Gerçi son yıllarda Altınordu uçurumun kenarından birkaç defa dönmesine rağmen bu faydalı uyarıları da dikkate almamıştı…
Dolayısıyla filmin senaryosunu kendi yazmıştı ama sonu istediği gibi bitmedi.
Önce Bucaspor’da benzer başarılara imza atmıştı, sonra yine aynı inat uğruna orada da Başkanlıktan istifa etmişti.
2012 yılında geldiği Altınordu’da futbol şubesini şirketleştirerek yeni ve çağdaş bir dönem başlattı. Buca’da da, Altınordu’da da tesisler yaptı, Futbol Akademileri kurdu. Çok futbolcu sattı, çok para kazandı.
Peki buna rağmen kulüplere kalıcı gelecek sağlayabildi mi ?
Hayır, bunun için de son noktayı koymaya mecbur kaldı…
Peki bu konu benim neden ilgimi çekti ?
Zira aynı kafalardan bizde de fazlaca bulunmaktadır…
Bunun için gündeme getirdim. Yoksa Altınordu’dan bana ne !
Gençlerbirliği cephesinde, sezonun ilk yarısında; “Biz bu gençlerle play off oynarız” diyenler, 18 maçın sonunda 7 puanı görünce takıma takviye istediler. Hatta Metin Diyadin’in “bu kadroyla bir şey olmaz” diyerek bırakıp gitmesini anlayamadılar ve içlerine sindiremediler.
İtiraz eden olursa arşivler yalan söylemez, kısa bir tarama zahmeti yeterlidir !
Sonuç olarak; profesyonel liglerde bir takımın başına geliyorsanız gereklerini yerine getireceksiniz. Eğer bazı şeyleri “farklı yapacağım” diyerek eksik bırakırsanız bu acı dersi almak zorunda kalırsınız. Alt yapıda istikbal bekleyen mevcut gençleri ve ailelerini de hayal kırıklığına uğratırsınız…
Dolayısıyla narsist tavır hem kariyer gelişimine hem de kurumsal bünyeye zarar verir. Kalıcı sonuçlar üreten örneklerin izlenmesi dileğiyle…